Kaygı Bozuklukları için bilgi mi arıyorsunuz? Kaygı Bozukluğu Nedir? Makalesine göz atın ve Kaygı Bozuklukları hakkında daha fazla bilgi edinin. Genel kaygı bozukluğu, anksiyete, korku, kaygı, endişe, panik. Bunların yanı sıra geçirilen herhangi bir travma sonrası stres bozukluğu adı verilen ve bazen ani başlayan bazen de kronikleşen travmaya bağlı veya travma sonrasında ortaya çıkan kaygı bozukluklarıdır. Kaygı bozukluğu kadınlarda erkeklere oranla iki kat daha sık görülür. Kaygı bozuklukları her yaş grubunda görülebilir. Kaygı bozuklukları çocukluk yaşlarında, ergenlikte, orta yaş grubunda, menopoz döneminde, hamileliklerde, erkeklerin andropoz döneminde de görülebilir. Fobik bozukluk nedir? Fobi, herhangi bir nesneye, objeye, canlı ya da cansız herhangi bir şeye karşı hissedilen çok şiddetli bir korku ve kaçınma tepkisi demektir. Hayvan fobisi nedir?: En yaygın olarak bilineni ve rastlananı hayvanlara karşı (kedi, köpek, yılan, akrep, arı, böcekler ve fare gibi) hayvanlara karşı hissedilen korkulardır. Yükseklik fobisi nedir?: Uçağa binmekten korkmak, yükseklikten korkmak, yüksek bir yerde kalmaktan ya da çalışmaktan korkmak gibi yükseklik korkuları vardır. Kapalı kalma fobisi nedir?: Kapalı dar bir alanda kalmaktan korkmak (kapının üzerine kilitlenmesi, asansörde kalma, bir yerde sıkışıp kalma gibi) kapalı kalma korkusu gibi korkulardır. Doktor fobisi nedir?: Kan, iğne, dişçiye gitme, ameliyat olma gibi medikal durumlardan korkmak ta yaygın görülen kaygı bozukluğu çeşitleridir. Panik bozukluk nedir? Fobilere ek olarak özellikle son yıllarda oldukça sık karşılaşılan diğer bir kaygı bozukluğu ise panik bozukluktur. Panik bozukluk kaygının oldukça şiddetli hissedildiği, kaygı, endişe ve yoğun korku duygularına, bedensel şiddetli şikayetlerin eklendiği ve kişinin yoğun bir kriz şeklinde yaşadığı ataklardır. Bu atakların art arda gelmesi ve gün içinde ya da ardışık zamanlarda tekrarlaması da panik bozukluk olarak tanımlanır. Kaygı (anksiyete) bozukluğu neden olur? Her türlü psikolojik hastalıklarda olduğu gibi kaygı bozukluklarının da temelinde yatan nedenler, genellikle kişinin iç dünyasında ihtiyaç duyduğu ve istediği şeyler ile dış dünyada karşılaştığı gerçekler, sınırlar ve engeller arasında sıkışmışlık halidir. En temelde ve kökte yatan, nedensel faktörler tanımlanabilir. Kaygı bozukluğu nedenleri nedensel faktörler ve tetikleyici faktörler olarak iki ana grupta değerlendirilir. Çoğunlukla bu nedensel faktörler alt yapıyı ve zemini hazırlayan unsurları oluşturur. Herhangi bir kaygı bozukluğunun ya da bunlardan birinin ortaya çıkmasını tetikleyen faktörler de stresli olaylardır. Kişinin hayatında yaşanan veya değişen herhangi bir değişim, kriz (hastalık haberi, ölüm, kayıp, iş ile ilgili değişiklikler, ev satma veya evsiz kalma, parasal kayıplar, ayrılıklar, yaşanan yerin değişmesi, borçlanma, menzuniyet, terfi gibi olaylar) olumlu ya da olumsuz fark etmeyebilir ve her ikisi de kaygıyı tetikleyebilir. Bunların yanı sıra psikologların ve psikiyatristlerin çok sık karşılaştığı kaygı bozukluğu tipleri de vardır. Örneğin, ifade edilememiş duygular, ifade edilememiş kızgınlıklar ve kırgınlıklar, bastırılmış duygular, bastırılmış tepkiler yani çözülememiş bütün meseleler aslında bir şeylere dönüşür. Bu durum genellikle bazen fiziksel bir hastalık (vücudun bir yerinde bir hastalık, bir ağrı) olarak kendini belli edebilir iken, bazende kaygı bozukluğu, duygu durum bozukluğu gibi bozukluklar ile kendini gösterir. Kaygı (anksiyete) bozukluğu belirtileri. Kaygı bozukluğu belirtileriKaygı bozuklukları belirtilerini 4 boyutta tanımlamak gerekir. Bunlardan birincisi duygusal belirtiler, ikincisi düşünsel belirtiler, üçüncüsü bedensel belirtiler ve dördüncü olarak ta davranışsal belirtilerdir. Anksiyete bozukluğunda duygusal belirtiler: Duygusal belirtilerde en sık görülenler korku, kaygı, endişe, tedirginlik, huzursuzluk, iç sıkıntısı, bunaltı, daralma duyguları, kendini sıkışmış hissetme, çabuk irkilme, heyecanlanma, sinirlilik, çıldırma hissi, ölüm korkusu, kontrolünü kaybedecekmiş hissi, bazen nedensiz olarak belirtilen korku hali, durum şiddetlendikçe de dehşet, terörize olma ve panik olma hali gibi belirtiler görülür. Anksiyete bozukluğunda düşünsel belirtiler: Düşünsel belirtiler genellikle duygusal belirtilere eşlik eden belirtilerdir. Bu belirtiler kötü bir şeyler olacakmış ve ya oluyormuş hissi, var olmayan bir şeyleri varmış gibi göstermek, yaşadığı yerden kaçma hissi, bir şeyleri kaybetme korkusu, birilerinin kendisine kötü bir şeyler yapacağını düşünmesi ki, bu kişiler hastanın en yakınları bile olabilir. Anksiyete bozukluğunda bedensel belirtiler: Bu duygusal ve düşünsel belirtilere kaygının kısır döngüsü içinde eşlik eden oldukça şiddetli bedensel tepkiler de vardır. Anksiyete bozukluğu tedavisi Psikoterapi birbirine paralel birden fazla hedefe ulaşmak anlamına gelir. Bunlardan birincisi, öncelikle kişide var olan belirtilerin, semptomlarını azaltmak ve ortadan kaldırmaktır. Çünkü bu şikayetler hastanın yaşam kalitesinde düşüklüğe ve işlevsel yaşamında başarısızlığa neden olur. Psikoterapide en önemli yöntem, hastada görülen şikayetlere neden olan ve altta yatan faktörlerin kanıtlanması ve tedavisinin yapılmasıdır. Şikayetler, doktorlar için bir şifredir ve doktorun bu şifreyi doğru deşifre etmesi tedavinin başarısı için son derece önemlidir. Kaygı bozukluğu kişinin kendisinin baş edebileceği boyuta aşmış ve bu durum herhangi bir psikiyatrik veya psikolojik destek ile tedavi edilmemiş ise gittikçe yaşam çemberini daraltmaya başlar. Daralan yaşam çemberinde hastanın aile hayatı, sosyal yaşantısı, iş verimliliği, okul başarısı daha fazla etkilenmeye başlar. Bu durum uzun vadeli biriktiğinde hem psikiyatrik hemde fiziksel sıkıntılar yaratır. Mesela depresyon kaygı bozukluğunun neden olduğu en önemli psikiyatrik sıkıntıdır. Kaygı (ankiyete) bozukluğu tedavisi Kaygı bozukluklarında uzman psikolog ya da psikiyatrist ile görüşmek ve tedavi sürecine girmek gereklidir. Bilişsel davranışçı terapiler, kaygı bozuklukları tedavisinde etkin rol oynar. Uygulanacak terapi ile hasta tedavi edilmenin yanı sıra hastalığa neden olan kaygı faktörlerini de yönetebilme yeteneğini kazanır. Davranış terapileri istenmeyen davranışların sonlandırılması ve hastanın kendisini rahatlatmayı öğrenmesini sağlar. Davranış terapisi sayesinde kaygı bozukluklarında meydana çıkan belirtiler tamamen yok edilebilir. Bilişsel terapiler ise kişinin kendi düşüncelerini daha iyi anlamasına negatif düşünceleri, pozitif düşünceler ile değiştirmeyi amaçlar. Kaygı bozukluğu tedavisinde gereken durumlarda ilaç tedavisi de verilir. İlaç tedavisi en az 6 -12 ay sürmelidir. İlaç tedavisi gerekir ise daha uzun da sürebilir. İlaç tedavisi dozu azaltarak doktor kontrolü altında bırakılır. İlaç tedavisinin yanı sıra psikoterapi tedavisi alınır ise tedavi daha etkili ve kalıcı olur. Psikolojik hastalıklar ile ilgili benzer sağlık konuları • • • •. Şu sıralar ergenlik döneminde olduğunuz için bu tür sorunlar yaşamanızın nedeni hormonsal dalgalanmalar olabilir. Kaygı bozukluğu orta ya da ağır şiddette olabilen bir duygusal durumdur. Kaygı bozukluklarının farklı tipleri vardır. Bazı beyin ile ilgili problemler de kaygı bozukluğuna neden olabilir. Ailene psikiyatriste değilde nöroloji veya endokrinoloji bölümüne gitmeyi ikna edebilirsin. Nörolojik değerlendirme sonucu da kaygı bozukluğunun olup olmadığı anlaşılabilir. Bunları ailen ile daha detaylı konuşabilirsin. Buradan bir uzman yardımı almanızı tavsiye etme dışında bir öneride bulunmak mümkün değildir, çünkü bu durumun farklı tipleri, farklı nedenleri, her hastada farklı belirtileri olabilir. Sağlık dileğiyle. Depresyon ve anksiyete bozuklukları tıbbi hastalıkların en sık görülenlerindendir. Depresyon sinsi ve karmaşık formları olduğundan dolayı tanısı biraz daha zor konulur iken, anksiyete tanısı daha kolay konulabilir. Doktorunuzun size hangi tanıyı koyduğu ilaç reçetesinin tanı kısmında yazması lazım. WELLBUTRIN XL 300 mg ilaç, majör depresif bozukluğu (majör depresyon) tedavisinde kullanılmaktadır. GYREX 50 mg ilaç, psikiyatrik hastalıkların tedavisinde kullanılan ilaçlar (antipsikotikler) olarak bilinen ilaç grubunda bir ilaçtır. GYREX halüsinasyonlar görmek, garip ve korkutan düşünceler, davranış ve düşünce değişiklikleri, zihin karışıklığı, kederli duygu durumu, aşırı çoşkulu duygu durumu gibi şikayetler ile seyir gösteren psikiyatrik bozukluklarda kullanılan bir ilaçtır. Bu ilaçları doktorunuzun önerdiği şekilde düzenli kullanmanız önemlidir. Bu tür ilaçlar doktor tedaviyi sonlandırana kadar bırakılmamalıdır. Bu tür ilaçlar doktor kontrolü altında aşamalı olarak bırakılır genellikle. Biraz düzeldikten sonra hasta tamam ben iyiyim deyip bırakır ve bu da durumun daha da kötüleşmesine sebep olur (bu yanlıştır). Doktor kontrolü önemlidir. Birçok sitemik, endokrinolojik veya nörolojik hastalıklarda da depresif belirtiler görülebilir. Yani bazı hastalarda bu tür depresif sorunların altında yatan sistemik, endokronilojik veya nörolojik bir hastalık da olabilir ve özellikle gençlerde altta yatan durumun araştırılması da önemlidir. Sağlık dileğiyle. Bu durum için hem nörolojik hem de psikiyatrik iyi bir değerlendirme önemlidir. Eğer psikolojik bir rahatsızlığınız varsa oruç tutmanız çok doğru olmaz, çünkü gece uyku düzeninin bozulması, öğünlerin düzenli olmaması, açlık ve susuzluk psikolojik rahatsızlıkları daha da tetikleyebilir. Ayrıca öfke patlamaları reaktif hipoglisemiye (ani şeker düşüklüğüne, gizli şekere) ve bu duruma neden olan altta yatan soruna bağlı da olabilir, bu nedenle iç hastalıkları ya da endokrinoloji bölümünde buna yönelik tetkiklerin de yapılması gerekir. Bu tür öfke krizleri menopoz dönemlerinde de olabilir (menopoz göstergeleri de endokrinoloji de araştırılır). Paranoid kişilik bozukluğu, depresyon, kullanılan bazı ilaçlar, bipolar bozukluk gibi durumlar bu tür sorunlara neden olabilir. Endokrinolojide hipogliseminin ve bu duruma neden olabilecek faktörlerin araştırılmasını ihmal etmemeniz önemlidir. Sağlıklı yaşam dileğiyle. Teşhisi koyan doktorunuz gerekli görürse uygun tedaviyi verecektir. Bunların dışında kaygı bozukluğu sorunu olan insanların yaşam tarzında da değişiklikler yapılması (düzenli beslenme, düzenli yürüyüş yapma, düzenli uyku saatleri, sizin kaygınızı arttıran kişilerden mümkünse uzak durma ya da onlarla kaygınızı arttıracak muhabbetlere girmeme, kötü alışkınlıklardan (sigara, alkol, madde, aşırı çay, aşırı kahve gibi stresi arttıran içeceklerden) kaçınma, imkanınız varsa sizi rahatlatacak bir tatile çıkma, sizi rahatsız eden yerlerden uzak durmaya çalışma, sizi rahatlatacak hobilerle uğraşma gibi yaşam tarzı değişiklikleri faydalı olabilir. Bunlar hakkında da doktorunuzdan bilgi almanız önemlidir. Her hastanın kaygı bozukluğu sebebine ve tipine göre uygulayacağı yaşam tarzı değişiklikleri farklı olması da gerekebilir. Durumun ciddiyetine göre psikoterapi gerekebilir. Sağlıklı yaşam dileğiyle. Anlattığınız şikayetler panik atak belirtileri olabilir. Kalbe bıçak saplanır gibi giren ağrılar genellikle kasa bağlı olur. Oldukça zor bir süreç yaşamışsınız, bunlara bağlı olarak hem ağrılar tetiklenebilir hem de panik atak başlayabilir. Ruhsal muayenelerde hastalar genellikle baş, boyun ve bel ağrılarından şikayet ederler. Genel olarak ruhsal sıkıntılarla ilişkili ama bedensel belirtiler gösteren hastalıklar ”psikomatik bozukluklar” olarak adlandırılır. Çeşitli baş ağrıları, cilt sorunları, irritabl bağırsak sendromu, miyofasyal ağrı sendromu gibi bozukluklar bunlara örnek olarak verilebilir. Anlattığınız şikayetler bu tür bir psikomatik bozukluğa bağlı da olabilir. Bir psikiyatri uzmanına gitmeyi ihmal etmemelisiniz. Buradan bir sonuç alamazsanız ağrı kliniğine de başvurabilirsiniz. Salıklı kalmanız dileğiyle. İnsanların çeşitli sebeplerden kaynaklanan korku, kaygı ve endişe durumlarına verilen ad olan anksiyete, en küçük olumsuzluklardan bile kaynaklanabilmektedir. Dış kaynaklı olduğu gibi, kişinin kendi iç dünyasından da kaynaklanabilir. İnsanın sürekli kendi başına tehlikeli bir şeyler gelebileceğini düşünmesi, en ufak bir etkide bu duygunun ortaya çıkması anksiyetenin en temel özelliklerinden biridir. Bu yüzden sosyal aktivitelerin içinde olmaktan pek hazzetmezler. Anksiyetenin Belirtileri Nelerdir? Temeli ruhsal ve duygusal bir durum olan anksiyetenin gözlenebilir belirtileri vardır; • Sebebi bilinmeyen panik hali • Asabiyet ve uykusuzluk durumu • Kalp atış hızının artması • Göz bebeklerinin büyümesi • Ellerde titreme • Ağız çevresinin kuruması • Sürekli tuvalet isteği • Kaslarda gerginlik • Baş ağrısı • Solgun görünüm • Avuç içi ve ayak tabanlarının terlemesi • Uzun sürmeyen hafıza kaybı • Zihni toparlayamama • Huzursuzluk hali • Dikkat yoğunlaştırmada güçlük • Öngörülerde olumsuz düşünme • Ürkek olma Anksiyetenin Nedenleri Nelerdir? Anksiyetenin kökeninde kişinin daha önce yaşadığı ve bir şekilde bastırdığı olayların olduğu düşünülmektedir. İnsanın ilerleyen yaşlarında ortaya çıkan, biriktirdiği stresler, gerilimler ve korkular anksiyetenin duygusal alt yapısını oluşturmaktadır. Tabii olarak geçmişte problem yaşayan ve bunu sağlıklı bir şekilde atlatamayan her insanda anksiyete oluşması söz konusu değildir. Sosyal hayata tutkun, neşeli bir mizaca sahip insanların kaygılarından kaynaklanan anksiyete oluşması zor gibi görünse de, tetikleyici olması açısından önemlidir. Kendi kaygı ve korkuları anksiyete oluşmasında temel etken olan insanın, bunlarla baş etmede güçsüz kalması asıl neden olarak kaydedilebilir. Kişinin ileriki yaşlarında yaşadığı olumsuz bir olay geçmiş acılarını hatırlattığı gibi, kalıcı bir takım duygusal kırıntılara da neden olmaktadır. Sonunda oluşan anksiyetede, insan kaygı ve korkularının nedenini anlayamaz duruma gelir. Aslında önceki yaşanmışlıklarda asıl neden belli iken, biriktirilen tüm duygular sonradan sebebi belli olmayan kaygılar ve korkular yaratmaktadır. Kişiler sebebi bilemedikleri gibi ifade etmekte de zorlanırlar. Anksiyetenin yoğun olarak yaşanması ve tedaviden kaçınılması şizofreniye kadar varan hastalıklar doğurabilmektedir. Anksiyetenin yaşattığı duygular şizofreninin belirtilerinden olan halüsinasyon ve sanrılar oluşmasına neden olabilmektedir. Bunun sonucu olarak klinik tedavi ihtiyacı doğabilmektedir. Anksiyete Anında Neler Yaşanır? Nöbet halinde başlayan ve devam eden anksiyete, panik atağa benzeyen bir seyir izler. Birden başlayan bu durum, asansörde veya kişinin oturduğu yerde aniden bastırabilir. Tetikleyicinin olması gerekir. Bu nöbet anında, panik durumu yaşanmakta, kontrol dürtüsü zayıflamakta, kişi delireceğini hissetmekte, kalp ritmi artmakta, göğüste sıkışma hissedilmekte, her an bayılacakmış gibi hissetme, nefes alıp vermede problem, ateş yükselmekte ve mide bulanmaktadır. Kişi bulunduğu yerde diğer insanlar tarafından unutulacağını düşünerek paniğini arttırmaktadır. Anksiyete Türleri Nelerdir? Genel anksiyete adı verilen tür adından da anlaşılacağı gibi insanda epey sık aralıklarla devam eden genel endişe halidir. Günlük yaşantıyı olumsuz şekilde etkilemekte, kişiyi huzursuz etmekte, okul veya iş yaşantısına motive olmasını engellemektedir. Panik atak türü son yılların en popüler anksiyetelerinden biridir. Nöbet halinde aniden başlayan ve yaklaşık yarım saat süren, bu süreden sonra kişinin normale döndüğü bir yoğun endişe durumudur. Kişide bu durum asansörde veya başka bir kapalı alanda, karanlıkta veya açık havada başlayabilmektedir. Obsesif kompulsif bozukluk halinde insan düşünce ve davranışlarda takıntılı olmaktadır. Aşırı titiz olan insan, temizlikte ve düzende abartılı bir şekilde istekli olmaktadır. Bu rahatsızlıkta evden ayrılan hasta ocağı kapatıp kapatmadığını, kapıyı kilitleyip kilitlemediğini, pencerelerin veya lambaların açık olup olmadığını düşünür durur ve nihayetinde bu düşünce eve geri dönüp tekrar kontrol etmesine neden olur. Bu takıntı hali sadece düşüncede kalıyor ve eyleme dönüşmüyorsa obsesif, harekete geçmesine ve davranışa dökmesine neden oluyorsa obsesif kompulsif olarak nitelendirilir. Sosyal anksiyete bozukluğu, aslında utangaçlığın veya çekingenliğin hastalığa bürünmüş halidir. Kişi kalabalık ortamlarda alay edileceğini düşünerek konuşmak istemez, aşağılanacağını hissederek adım atmaktan çekinir. Bu durumun devamında sosyallikten asosyalliğe geçiş gibi olumsuz bir durum söz konusu olabilmektedir. Posttravmatik stres bozukluğu, kişinin yaşadığı ve kendisinde travma yaratan bir kaza, tecavüz, ölüm veya doğal afet gibi olaylar sonrası oluşan stres bozukluğudur. Bu durumu yaşayan hasta travma yaratan olay ile ilişkili olarak kabus görmekte, rahatsız edici hayal kurabilmektedir. Düşüncede sürekli travmanın tekrar yaşanacağına dair bir korku vardır. Anksiyete Nöbeti Nasıl Gerçekleşir? Nöbete Önlem Alınabilir mi? Hasta durumunun farkında olarak, her an her yerde bu nöbeti yaşayacağını ve nöbetinin belirtileri ile süresini bilmelidir. Sürekli yanında olan kişilere de bilgi vermeli ve aşağıda sayılan önlemleri ona göre almalıdır. Nöbet aniden başlayacağı için kişinin nefes egzersizlerini bilmesi ve uygulaması, varsa işine devam etmesi, bayılacakmış gibi hissettiğinde ise oturması akla ilk gelen önlemlerdir. • Daha öncesinden hastanın nöbet halinde iken neler düşündüğünü not alması, bu duygudan hızlı bir şekilde sıyrılması için iyi olmaktadır. Kişi bu korkuların daha önceden kestirilebilir olduğunu ve nöbet bittiğinde kendiliğinden sona ereceğini fark eder ve nöbeti atlatması daha kolay olur. • Nöbet esnasında vücut gerildiğinden, hastanın gevşeme tekniklerini ve soluk alıp verme egzersizlerini bilmesi lazım. Gevşeme tekniklerini uyguladığında kasları gevşer, derin bir şekilde nefes alıp verebilir, nöbet dışında geçirdiği hoş anıları hayal edebilir ve nöbet halindeyken zevk alabileceği etkinliklere girişebilir. Böylece anksiyetenin kişiyi etkileme düzeyi azalır ve nöbet süresi kısalır. Bu teknikler denendikçe nöbet görme sıklığı da azalacaktır. • Fiziksel hastalıklarda olduğu gibi zihinsel ve ruhsal hastalıklarda da kişinin beslenmesi fevkalade önemlidir. Bilinir ki hazır besinlerin hemen hepsinde kimyasal koruyucular, renklendiriciler ve katkı maddeleri bulunmaktadır. Sadece bu şekilde beslenme alışkanlığı olanların hastalığa davetiye çıkardığını söylemek gerekir. Hele bir de anksiyete tanısı konmuş bir hastanın sağlam bir kahvaltı alışkanlığı olması gerekir. Aşırı kilodan ve hareketsizlikten kaçınmak, sağlıklı besinler tüketmek, alkol alışkanlığından ve sigara tutkusundan vazgeçmek, uyku düzenine dikkat etmek ve yeterince uyumak, hareketli bir yaşam tarzı benimsemek (en azından düzenli yürüyüşler yapmak) önlem olarak sayılabilir. Anksiyetenin Tedavisi Nasıldır? Her hastalıkta olduğu gibi psikolojik tedirginlik temeline dayanan anksiyetede de çeşitli tedavi yöntemleri uygulanabilmektedir. Hastanın kişiliğine, anksiyetesinin şiddetine ve türüne göre tedavi türü değişkenlik gösterir. Davranışçı Terapi: Direkt olarak somut davranış örüntüsüne yönelik bir tedavi türüdür. Hastanın daha önce yaşadığı travmalar veya acılar sonucu biriktirdiği alt yapısı ve problemlerinden yola çıkılarak davranışçı terapinin ilk basamağı olan bilişsel terapi uygulanır. Buradaki amaç önce hastanın düşüncelerini sağlıklı hale getirmek ve bitirilmemiş işlerini çeşitli tekniklerle bitirmesini sağlamaktır. Olumsuz düşünceleri ortadan kaldırılır. Terapinin ikinci aşamasında hasta nöbete maruz bırakılır, yani sanal bir stres oluşturulup hastanın mücadele ve baş etme yeterlilikleri geliştirilir. Bir nevi yüzleşme tekniğidir. Bu tedavi sonucunda hasta, anksiyetesi ile baş edebildiğini fark eder; çünkü tedavi sırasında korktuğu şeylerin hepsiyle karşılaşmış ve farkındalık kazanabilmiştir. İlaç Tedavisi: Başvurulan hekim gerek görürse –ki çoğu zaman gerek duyulmaktadır- ilaç tedavisine de başlayabilir. Çeşitli dozlarda ve aralıklarda kullanılabilecek antidepresanlar ve benzodiazepinler hastanın gevşemesini ve düşüncelerinden arınmasını sağlamaktadır. Psikoterapiyle birlikte ilaç tedavisi kullanımı daha çok uygun bulunmaktadır. Anksiyete bozukluğuna sahip olan hastalar (özellikle erkek hastalar) ilk etapta tedaviyi gerekli görmeyebilirler. Ancak durumun ağırlaşması ile profesyonel yardım almaları gerekir. Paranoid belirtiler görünmeden önce bu yardımın alınması, olası kötü sonuçların önlenmesi açısından mühimdir. Bir de dikkat edilmesi gereken diğer husus, hastanın benzer hastalığa sahip diğer kişilerden kulaktan dolma bilgilerle ilaç ismi almaması ve kullanmaması gerekir. Anksiyete tüm türleriyle birlikte dikkat edilmesi gereken ve tedavisi mümkün olan bir rahatsızlıktır. Bu yüzden psikoterapist yardımı almaktan çekinmemek gerekir.
0 Comments
Leave a Reply. |
AuthorWrite something about yourself. No need to be fancy, just an overview. Archives
April 2019
Categories |